TÜRK HUKUKUNDA KADININ EVLİLİKTE YALNIZCA KENDİ SOYADINI KULLANABİLMESİ

TÜRK HUKUKUNDA KADININ EVLİLİKTE YALNIZCA KENDİ SOYADINI KULLANABİLMESİ

ÖZET

Son yıllarda kadınların gerek iş ortamında daha aktif olması gerekse sosyal, kültürel ilişkilerin artması sebebiyle kadının evlilikte yalnızca kendi soyadını kullanabilmesi gündeme gelmiştir. Türk hukukunda kadının soyadının düzenlenmesi belirli maddeler ışığında düzenlenmiştir. Anayasada eşitlik ve aile yaşamına saygı ilkeleri kapsamında bu maddelerin uygun olup olmadığı tartışılmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru neticesinde kadının soyadı hakkında bazı ihlaller olduğuna karar verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: AİHM, kadının soyadı, Eşitlik ilkesi, aile yaşamına saygı ilkesi

ABSTRACT

In recent years, it has been brought to the agenda that women can only use their surname in marriage because women are more active in the business environment and the increase in social and cultural relations. The regulation of the woman’s surname in Turkish law is regulated in the light of certain articles. It was discussed whether these articles are appropriate within the scope of the principles of equality and respect for family life in the Constitution. As a result of the application made to the European Court of Human Rights and the Constitutional Court, it was decided that there were some violations about the surname of the woman.

Key Words: ECHR, woman’s surname, the principles of equality, respect for family life

GİRİŞ

Türk hukukunda kadının soyadını medeni hal neticesinde sürekli değişmektedir. Doğumla babanın soyadı, evlenince eşinin soyadı, boşanınca kural olarak evlenmeden önceki soyadını alır. Kişilik hakları kapsamında adın içine soyadı da dâhil edilmektedir. Kişi, adına yapılacak saldırılara karşı hukuk düzenince korunmaktadır. Medeni halin değişmesi sonuncunda kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olan kişilik haklarından olan soyadın bu kadar değişmesi kadınların uğradığı cinsiyet ayrımını açık bir şekilde göstermektedir.

TÜRK HUKUKUNDA KADININ SOYADININ DÜZENLENMESİ

Halen yürürlükte olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda Md. 187’de evlilikte kadının soyadı konusu düzenlenmiştir. Madde şu şekildedir: ‘Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.’

Bu düzenleme ile Türkiye, soyadı konusunda kadına bir seçme hakkı tanımış olsa da söz konusu maddeyi anayasal eşitlik ilkesine, kabul etmiş olduğu Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne (CEDAW – Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination Against Women) tamamen uyumlu hale getirmedi. Çünkü kadının, kocasının soyadını taşıma yükümlülüğü devam etti.[1]

 

[1] Ünal Özkorkut, Nevin: “Kadının Vazgeçilebilir Kişilik Hakkı: Soyadı – Kadının Soyadı Üzerindeki Hakkının Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi” sf:27

İLKELER KAPSAMINDA KADININ SOYADI

  1. A) Anayasada Eşitlik İlkesi

1982 Anayasasında eşitlik ilkesi “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10. Maddede düzenlenmiştir. Bu maddenin son hali şu şekildedir: ‘Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.’ Bu madde ışığında 1982 Anayasasının son halinde cinsiyet ayrımı yasağı açıkça belirtilmiştir. Dahası kadın erkek eşitliği açık bir şekilde vurgulanmıştır. Bunlara ek olarak Anayasanın 41/1. Maddesinde yer alan ‘Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır’ cümlesi ile eşler arasında eşitlik ilkesine tekrardan vurgu yapılmaktadır.

  1. B) Aile Yaşamına Saygı İlkesi

Türk hukukunda aile yaşamına saygı hakkı, Anayasa madde 20/1’de güvence altına alınmaktadır. Anayasa madde 20/1’deki herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı şeklinde düzenleme yer almaktadır.[2] Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8.maddesinde aile yaşamına saygı hakkı da düzenlenmiştir.

YARGI KARARLARI

  1. A) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde ‘Ünal Tekeli v. Türkiye’ Kararı

16.11.2004[3] tarihli kararda avukat Ayten Ünal Tekeli, 22.02.1995 tarihinde yalnızca kendi soyadı olan Ünal’ı kullanmak için Asliye Hukuk Mahkemesine başvurmuş ve Yargıtay tarafından reddedilmiştir. AİHM, önüne gelen davada Türk hükümetinin başvuranın evlendiği sırada stajyer Avukat olduğu, meslek hayatında kendi soyadıyla tanınmadığı ve bu nedenle soyadı değişikliği nedeniyle mağdur olmadığı yönündeki ilk itirazını vermiştir. Ardından başvuranın mesleki yaşantısının olumsuz etkilenip etkilenmediğinin tespitinin gerekli olmadığını belirtmiş. Soyadının mesleki yaşamın yanı sıra insanlarla sosyal, kültürel ve diğer türden ilişkiler kurma açısından özel ve aile yaşamlarında da kişiyi tanımladığını tekrarlamış. Başvuranın kendi soyadı olan Ünal’ı kullanmasına izin verilmemesinin, mesleki olmayan etkinliklerini büyük ölçüde etkilemiş olabileceği düşüncesiyle başvuranın mağdur olduğuna karar vermiştir.

AİHS Md.8’de yer alan özel ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında ve AİHS Md.14’de yer alan ayrımcılık yasağı gereği kapsamında cinsiyet dayalı farklı muamele olduğunu ifade etmiştir. Cinsiyetler arası eşitliğin geliştirilmesinin Avrupa Konseyi’ne üye devletlerarasında önemli bir hedef olduğunu hatırlatan AĠHM, Avrupa Konseyi bünyesinde karıkocanın aile isminin seçiminde eşit söz hakkına sahip olmasına yönelik bir fikir birliği oluşmakta olduğuna dikkat çekmiştir.[4]

Sonuç olarak bu davada AİHM tarafından oybirliğiyle, Türkiye’nin AİHS’nin 8. maddesiyle bağlantılı olarak 14. maddesini ihlal ettiğine karar verilmiştir.

 

[2] Dursun, Gizem (2018) ‘AİHM Kararları Işığında Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkı’ Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:13 Sayı: 167-168

[3]https://hudoc.echr.coe.int/eng#{%22fulltext%22:[%22%C3%BCnal%20tekeli%22],%22documentcollectionid2%22:[%22GRANDCHAMBER%22,%22CHAMBER%22],%22itemid%22:[%22001-67482%22]} erişim tarihi: 04.05.2021

[4] Çataloğlu, Burcu Bahar (2016) ‘Türk Hukukunda ve Karşılaştırmalı Hukukta Kadının Soyadı’ (Yüksek Lisans Tezi) Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü sf:53

  1. B) Anayasa Mahkemesinin Kadının Evlilikte Yalnızca Kendi Soyadını Kullanabilmesine İlişkin Sevim Akat Eşki Bireysel Başvuru Kararı

Başvurucu Sevim Akat Eşki,  evlilikten önceki soyadını tek başına kullanamamasının dayanağı olan Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesinin Anayasa’nın 2., 10., 12., 17., 20., 41. ve 90. maddelerine aykırı olduğunu iddia etmiş ve özel hayatına ve aile saygı gösterilmemesi nedeniyle manevi zararın tazminine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi, ihlal iddiasına neden olan isim üzerindeki hakkın, Anayasanın 17. maddesinde düzenlendiğini belirtmiştir. Anayasa m. 17/1 metninde ‘Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.’ şeklinde bir düzenleme bulunmaktadır. Bu şekildeki bir uygulamanın Anayasa’nın 17. maddesinde tanımlanan manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğu açık olarak tespit edilmiştir.[5]

Türk Medeni Kanun’un 187. maddesi AİHS’in 8. maddesi, 14. maddesi ile çatışmaktadır. Dahası Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin (CEDAW) 16. maddesinin 1 numaralı fıkrasının g bendi 6 da yer alan ‘ Aile adı, meslek ve iş seçimi dâhil karı ve koca için eşit kişisel haklar’ ile çatışmaktadır. Anayasamızın 90.Maddesine bakıldığında usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası anlaşmalar kanun hükmünde olup temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşme hükmüyle kanun hükmünün çatışması halinde sözleşme hükmü uygulanmalıdır. AYM, yapılan müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı gerekçesiyle başvurucunun Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan manevi varlığın korunması hakkının ihlâl edildiğine oy birliği ile hükmetmiştir.

[5] Çataloğlu, syf:63

SONUÇ

Ad, kişinin doğumla kazandığı, bağımsız varlığını ve bütünlüğünü oluşturan, kişinin toplum içindeki saygınlığını ve kişiliğini serbestçe geliştirmesini temin eden; mutlak, para ile ölçülemeyen, kişiye sıkı sıkıya bağlı ve bu suretle vazgeçilemeyen, devredilemeyen, feragat edilemeyen kişilik haklarından biridir. Kadının soyadı konusunda hukuk düzenince aksaklıklar yaşanmaktadır. Günümüz toplumunda bu konu yargı kararlarına taşınmış ve bu kararlar neticesinde bazı hakların ihlal edildiği tespit edilmiştir. Mevzuatta açık bir şekilde düzenleme olmasa da yargı kararları neticesinde belirli adımlar atılması beklenmektedir.

KAYNAKÇA

https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/anayasa/

https://www.echr.coe.int/Documents/Convention_TUR.pdf

Çataloğlu, Burcu Bahar (2016) ‘Türk Hukukunda ve Karşılaştırmalı Hukukta Kadının Soyadı’ (Yüksek Lisans Tezi) Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü sf:1-100

Dursun, Gizem (2018) ‘AİHM Kararları Işığında Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkı’ Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:13 Sayı: 167-168

Ünal Özkorkut, Nevin: “Kadının Vazgeçilebilir Kişilik Hakkı: Soyadı – Kadının Soyadı Üzerindeki Hakkının Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi” sf:23-30

[1] Ünal Özkorkut, Nevin: “Kadının Vazgeçilebilir Kişilik Hakkı: Soyadı – Kadının Soyadı Üzerindeki Hakkının Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi” sf:27

[2] Dursun, Gizem (2018) ‘AİHM Kararları Işığında Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkı’ Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:13 Sayı: 167-168

[3]https://hudoc.echr.coe.int/eng#{%22fulltext%22:[%22%C3%BCnal%20tekeli%22],%22documentcollectionid2%22:[%22GRANDCHAMBER%22,%22CHAMBER%22],%22itemid%22:[%22001-67482%22]} erişim tarihi: 04.05.2021

[4] Çataloğlu, Burcu Bahar (2016) ‘Türk Hukukunda ve Karşılaştırmalı Hukukta Kadının Soyadı’ (Yüksek Lisans Tezi) Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü sf:53

[5] Çataloğlu, syf:63

TÜRK HUKUKUNDA KADININ EVLİLİKTE YALNIZCA KENDİ SOYADINI KULLANABİLMESİ” te bir düşünce

  1. İlknur derin diyor ki:

    Kesinlikle cinsiyetçi, erkek egemenliğini dayatan bir uygulama. Kadın eşinin soyadını kullanmaya mahkum edilmemeli. Kişilik hakları ihlali olduğu net.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir