THE PLATFORM

THE PLATFORM

SENARİST: David Desola-Pedro Rivero

YÖNETMEN: Galder Gaztelu-Urrutia

YAPIMCI: Carlos Juares-Angeles Hernandez

YAPIM TARİHİ: 6 Eylül 2019

IMDB: 7/10

ÜLKE/DİL: İspanya-İspanyolca

ÖDÜLLER: Goya En İyi Özel Efekt Ödülü, Gaudí Award for Best Visual Effects, European Film Award for Best Visual Effects

 

The Platform, yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olmasının yanı sıra, Netflix’te çıktığı andan itibaren büyük bir izleyici kitlesine ve popülariteye ulaştı. Filme adını veren platform, hapishane ortasındaki yiyecek servisi yapılan yerin adı. Kare şeklinde ortası boş yüzlerce kattan oluşan bir yapı, her katında yalnızca iki kişi… “DELİK” adı verilen hapishane. Bu hapishaneye zorunlu girmenin yanında isteğe bağlı giriş de yapılabiliyor. Başkahramanımız Goreng, isteğe bağlı mahkûmlardan. Goreng hapishaneye bir diploma karşılığı 6 ay kalmak için başvuruyor ve kabul ediliyor. Mahkûmlardan her birine girmeden önce yanlarına bir nesne alabilme hakkı tanınıyor. Goreng bir kitap alıyor. Aldığı kitap Don Kişot. Burada derin bir anlam var. Don Kişot kitabı ile platformun çok fazla benzer yönü var. Goreng bir gün, 48. Katta uyanıyor. Ne yiyeceğiz sorusunun cevabı ise; yukarıdakilerin artıkları. Yukarıda kim var? -Belli ki 47. kat. Aşağıdakilere seslenilmez, yukarıdakiler de cevap vermez… Bunlar Goreng’in kat arkadaşı Trimagasi’nin sözleri. Platform, yalnızca o kattayken onlara ait. Yemek yemek için belirli süreleri var, o süre biter bitmez platform aşağı iniyor. Ayrıca mahkûmlar da her ay yer değiştiriyor. Bir ay 8. Katta iseler diğer ay bir bakıyorlar 132. Kattalar. Yemekler nasıl seçiliyor sorusunun cevabı ise çok şaşırtıcı. Her mahkûma girmeden önce en sevdiği yemek soruluyor. Platforma gelindiğinde ise, bütün yiyecekler orada, herkesin en sevdiği yiyecekler. Bu yemekler bir aşçı ordusuyla yapılıyor, sanki dünyanın en seçkin restoranında sunulacakmış gibi servis ediliyor. Fakat ortada bir gerçek var ki yemekler aşağılara hiç ulaşmıyor. Yani üst katlardaki insanlar tıka basa yemek yiyor, orta katlarda artıklar yeniyor, aşağılarda hiçbir şey. Bomboş tabaklar… Goreng yemekleri paylaşmalıyız dediğinde ise Trimagasi tarafından komünist damgası yiyor. O bu işte bir yanlışlık olduğunun farkına varıyor ve kaldığı süre boyunca bu haksızlığı gidermek için uğraş veriyor. Filmde siyasi ve dini birçok göndermede bulunulmuş. Zengin ve fakir kesim mercek altına alınmış ve dünyadaki eşitsizlik, yönetim sistemleri ve dinler hakkında çokça eleştiri yapılmış. Dünyada da olmaz denilen her şeyin olması, filmin sonuna damga vurmuş. Alt kattaki mahkûmların aç kalmalarının sebebi üst kattaki mahkûmların açgözlülüğü. Bu durum size de tanıdık geliyor mu? Dünyadaki zenginler hep daha da zengin olmak ister. Bu zenginlik onlara yetmez. Bu yüzden insanlar arasında büyük bir eşitsizlik ortaya çıkıyor. Platform kapitalizmi eleştiriyor. “Herkes sadece ihtiyacı olanı yeseydi, yemek alt kata kadar inerdi. Göçmenler de filmde ele alınmış. Miharu karakteri bir göçmen ve filmin mihenk taşlarından birini oluşturuyor. Filmin din açısından eleştirisi de Hristiyanlığa ve 7 büyük günaha dayanıyor. Şehvet, Gurur, Öfke, Tembellik, Kıskançlık, Oburluk ve Açgözlülük. Goreng bu günahlara karşı katlarla, kendisiyle ve yöneticilerle savaşmaya çalışıyor. Filmde sınıfsallık da çokça anlatılmış. Trimagasi’nin filmin başında söylediği söz de buna büyük örnek teşkil ediyor. “3 tür insan vardır; yukarıdakiler, aşağıdakiler ve düşenler. ” Üst kattakiler hep orada olacaklarını düşünerek hareket ederler, alt kattakiler bir gün üst kata çıkmanın hayalini kurarlar. Her kat diğer kata düşmanlık besler. Alttaki bağırır, üst kattaki cevap vermez. Üst kattaki keyifle yemeğini yer, alt kattaki kendini öldürür. Katlar arası uçurum vardır. İnsanlar yaptıkları eylemlerden üst kattakileri sorumlu tutar. Bu da insanlığın bir tasviridir. Genel olarak film bir distopya olarak çok başarılı. Yalnızca dünyanın acımasız bir benzeri ele alınmış. Bazen bu durumun insanın yüzüne tokat gibi çarpması gerekiyor. Dünya çapında büyük yankılar uyandırmış ve herkes tarafından büyük bir beğeniyle izlenmiş, anlatmak istenileni çok çarpıcı şekilde anlatmış bir film.

– Değişiklikler asla kendiliğinden olmaz hanımefendi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir