Kırmızı Pazartesi
Kitabın Yazarı: Gabriel García Márquez
Yayınevi: Can Yayınları
Tür: Roman
Sayfa Sayısı: 107
Çeviren: İnci Kut
Arka Kapak: Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez’in 1981’de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya’da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman. Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin portesini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruh çözümü niteliği de kazanmış oluyor.
Yazarın Hayatı: Tam adı Gabriel José de la Conciliación García Márquez’dir.
(6 Mart 1927 – 17 Nisan 2014)
Kolombiyalı, tüm Latin Amerika’da Gabo olarak bilinen yazar aynı zamanda oyun yazarı ve hikâyecidir. 1982 Nobel Edebiyat ödülünü kazanan yazar yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Hukuk ve gazetecilik eğitimi alan Márquez gençlik zamanlarında senaryo yazarlığı ve gazetecilik yapmıştır. Büyülü gerçekçilik akımının önde gelen yazarlardır. Büyülü gerçekçilik, fantastik unsurlara bolca yer veren postmodern edebiyat kuramında merkez teşkil edecek akımlardandır. Meksika’da 87 yaşında evinde ölmüştür.
Tahlil
‘Kader bizleri görünmez kılar.’
Yazar, günümüzde hâlâ çok da uzakta kalmamış bir kavram olan namus cinayeti kavramını anlatmaktadır. İşleneceği herkes tarafından bilinen veya hissedilen bir cinayetin önüne geçilememesi sonucu yaşanan olayların 21.yüzyılda hala yaşanabilmesi acı bir gerçektir. Kitabının sonunun başında verilmesi okurların kafasına daima neden sorusunu akla getirmektedir. Namus cinayeti gibi korkunç bir kavramın nasıl işlendiği her sayfada gözler önüne serilmektedir. Cinayeti önlemek isteyenlerin kurbanı bir türlü bulamaması sorgu yargıcının raporunun kenarına düştüğü not olan ‘kader bizleri görünmez kılar’ cümlesini açıklamaktadır.
‘Zindandayken onlar için en dayanılmaz olan şeyin kafalarının berraklığı olduğunu düşünmüştüm.’
Cinayeti işleyen ikiz erkek kardeşlerin zindanda maktulün kokusunun sabun ve tahta beziyle ne kadar ovalarlarsa ovalasınlar çıkmaması onları delirtiyordu. O kokunun bir türlü gitmemesi uykusuz kalmalarına neden oluyordu. Birazcık içleri geçer gibi olduğunda cinayeti yeniden yaşıyorlardı. O bitmek bilmez gündeki halleri dehşet vericiydi.
Kitabın Özeti
Roman Angela Vicario ve Bayardo San Roman’ın düğünüyle başlar. Bayardo San Roman, bölgeye henüz yeni taşınan gizemli biridir. Her konuda derin bilgiye sahip olan bu gizemli adam, bir gün demir yolu mühendisi olduğu izlenimini vermiştir. Bir gün askeri doktorla sınır bölgesindeki hastalıklar hakkında konuşması onu daha da gizemli bir hale sokmuştur. Bayardo San Roman evlenmek istediğini her yerde söylemektedir. Zilzurna sarhoş durumdayken Angela Vicario’yu görmesi ve etrafındaki insanlara uyanınca ona bu kızla evleneceğini söylediğini hatırlatmasını istemiştir. Angela’nın ailesiyle konuşur ve anlaşırlar. Bayardo San Roman oldukça zengindir. Dillere destan bir düğün yapmıştır. Gecenin sonunda, Angela’yı da alarak düğün hediyeleri olan üstü açık bir arabayla evlerine doğru uzaklaşırlar. Düğün gecesi Angela Vicario’nun ‘bakire’ olmaması sonucunda onu baba evine geri getirir. Kızın annesinin güneş doğana kadar kızını döverek aldığı isim kurban Santiago Nasar’dır. Bu ismi öğrenen ikiz erkek abisi Pablo- Pedro Vicario onu öldürme kararı alırlar. O gün piskopos gemiyle yaşadıkları yerden geçecekleri için tüm halk heyecanla sokaklardadır. Dükkân sahibesi olan Clotilde Armento’nun dükkânda beklemeye başlarlar. Bu sırada herkese Nasar’ı öldüreceklerini söylerler. Çünkü her ne kadar şereflerini kurtarmak için onu öldürmek zorunda olsalar bile, temiz kalpli olduklarından Santiago’yu öldürmek istememektedirler ve içten içe birilerinin onları durdurmasını istemektedirler. Kimisi ciddiye almaz, kimisi uyarmayı unutur, kimisi de şimdiye kadar onun bu durumu öğrenmiş olacağını düşünür. Pablo ve Pedro Vicario’nun öldürmek üzere Santiago Nasar’ı beklediğini öğrenen belediye başkanı onları durdurmak için yanlarına gider ve bıçaklarını alarak evlerine gönderir. Fakat onlar yanlarına yeni bıçaklar alarak Clotilde Armenta’nın meyhanesine geri dönerler ve yeniden Santiago’yu beklemeye koyulurlar. Bu sırada Santiago Nasar ise yakın arkadaşı ile beraber evine dönmektedir. Dönüş yolunda nişanlısın evine giden Nasar beklenmedik bir manzarayla karşılaşır. Nişanlısı kendisine yazdığı mektupların bulunduğu kutuyu ağlayarak eline verir ve ona gitmesini söyler. Hiçbir şeyden haberi olmayan Santiago, nişanlısının bu tavrı karşısında şaşırıp kalır. Nişanlısının babası kardeşlerin öldürmek için kendisini aradığını söylediğinde, donakalır ve evine doğru yürümeye başlar. Lakin onu gören Pablo ve Pedro ise peşine takılarak onu takip etmeye başlar. Santiago Nasar tam evinin ön kapısından içeri gireceği sırada, annesi Pablo ve Pedro’nun eve doğru koştuğunu görür ve kapıyı Santiago’nun yüzüne kapatır. Çünkü oğlunun evde olduğunu düşünmektedir. Pablo ve Pedro, Santiago’yu defalarca kez bıçaklarlar. Santiago, arka kapıdan eve girer ve mutfağın ortasında yere yığılarak ölür.
Yorumlarım
Kitap yaptığı betimlemelerle sizin kafanızda olayları kurmanıza yardımcı olmaktadır. Bunu yaparken cümleleri uzun tutarak okuyucusunu yormamıştır. Aslında bir cinayetin sadece ölenin ve katillerin hayatını değil, o insanların etrafındaki diğer kişilerin de bu durumdan nasıl etkilendiğini göstermektedir. Kimisi üzüntüden yataklara düşer, kimisi içine kapanır.. Bir insanı bedenen öldürerek aslında birçok insanı da ruhen öldürmektedirler.