Bir Tutam Hukuk Derneği Dergisi’ne hoş geldiniz. Ben İçerik Editörü Furkan YURT. Bugün sizlere birçok hukuk öğrencisinin düşündüğü fakat nasıl bir yol izleyeceğini bilmediği yurt dışı hukuk yüksek lisans ve doktorası hakkında bir röportaj sunuyorum. Öncelikle belirtmem gerekir ki röportaj konuğum Sayın Dr. Mehmet Özyürek, üniversite Hocam ve örnek aldığım bir akademisyen. Kendisiyle bu röportajı yaparken her ne kadar sizlere bir şey katmak istesem de benim için de oldukça keyifli ve heyecanlı bir kazanım olacak.
Merhaba Hocam. Öncelikle ricamı kırmayıp vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Bugün sizinle yurt dışı hukuk yüksek lisans ve doktorası hakkında, tecrübelerinizle sınırlı olmak kaydıyla bir röportaj gerçekleştireceğiz. Umarım hem sizin için hem de öğrenci arkadaşlarımız için keyifli bir röportaj olur
1) Hoş geldiniz Hocam. İlk önce Mehmet Özyürek kimdir, kısaca anlatabilir misiniz?
Aslında unvanlara takılmayı pek sevmiyorum. Sadece akademisyenim diyebilirim.
Yalova Üniversitesi’nde tam zamanlı öğretim elemanıyım. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde ve Hukuk Fakültesinde derslere giriyorum. Aynı zamanda 2017’den beridir MEF Üniversitesi’nde Devletler, çokuluslu şirketler ve insan hakları adında bir ders veriyorum
2) Kazanmış olduğunuz YLYS bursu nedir ve siz nasıl bir süreçten geçerek bu yola başvurdunuz?
YLYS aslında uzun bir geçmişe sahip. Türkiye’de özellikle 1929-1930’lu yıllarda, cumhuriyetin ilk dönemlerinden başlayarak öğrencileri yüksek lisans ve doktora eğitimi için yurt dışına gönderen bir program. Milli Eğitim Bakanlığı gönderiyor. Ben Yalova Üniversitesi kontenjanından yetiştirilmek üzere gönderildim. Benim dönemimde mülakat yoktu ama not ortalaması ve ALES puanı istiyordu. Yüksek lisans ve doktora yapmak istiyorsanız gideceğiniz okuldan da kabul almanız gerekiyor ve haliyle İngilizce puanı gerekiyor. Eğitim bitince Türkiye’ye dönüp zorunlu hizmet yapmak zorundasınız. Çoğu aday bunu bir yük olarak görüyor. Bir açıdan Türkiye’ye dönmek sıkıntı değil aslında, garanti iş sağlıyor. Özellikle Fen bilimleri, mühendislik gibi alanlarda kişiler geri dönme durumundan ötürü tercih etmeyebiliyor. Hem avantaj hem dezavantaj diyebilirim. Kaldığınız sürenin 2 katı kadar Türkiye’deki ilgili kurumda çalışıyorsunuz. Eğer kaldığınız süre boyunca bursunuz kesilmediyse o sürenin 2 katı kadar çalışmanız gerekiyor. Alan seçmeniz ve üniversite belirlemeniz gerekiyordu. Ben Yalova Üniversitesi’ni seçtim, ilk tercihimdi. O dönemde mantıklı gelmişti.
3) Hukuk eğitiminin uluslararası nitelik taşımadığı düşünülüyor, peki yurt dışında hukuk eğitimi ne gibi kazanımlar sağlıyor?
Öncelikle hukuk eğitimin uluslararası niteliği olmadığı tartışmalı bir konu. Siyah-beyaz şeklinde net konuşmak mantıksız geliyor. Denklik probleminden dolayı yurt dışındaki hukuk eğitimi Türkiye’de bir anlam ifade etmeyebiliyor. Denklik konusu çok sıkıntılı bir süreç. Ben kendi doktora denkliğimi için de yaşadım bu sıkıntıları. O yüzden iyi biliyorum
Diğer yandan bence yurt dışına çıkmak kıymetli bir deneyim, öğrencinin vizyonu açısından önemli. Örneğin Türkiye’deki hukuk fakültelerinin çoğu Türkçe eğitim yapıyor. Hatta İngilizce eğitim yapıyoruz diyen okullarda bile derslerin çoğu Türkçe veriliyor. Hukuk öğrencilerinin İngilizce bilmesi, yabancı dilde yüksek lisans ve doktora eğitimi alması, kariyerlerini ilerletecektir. İş piyasasında da yarar sağlayacağını düşünüyorum. Şimdi bu çok geniş bir konu aslında, neresinden başlanır bilemiyorum. Küreselleşen dünyada yerellik ve ulusallık unsurları da değişiyor artık ulusal sınırlarla yaşamıyoruz. Dahası, öğrencilerin uluslararası bir kariyer planı varsa çok işe yarar diyebilirim.
4) Sizin deneyimleriniz ışığında, yurt dışında hukuka bakış açısı nasıl?
Şunu söyleyebilirim; hukuk, dünyanın her noktasında saygın bir yere sahip. ABD için de Türkiye için de geçerli bu. Çoğu kişi olayın ekonomik tarafına bakıyor. ABD ile Kara Avrupası’nı kıyaslarsak ABD’de insanların bakış açısı, ekonomik anlamda hukukçuları daha saygın kılıyor diye düşünüyorum. Ekonomik getiri hukuk öğrencileri arasında da önemli bir faktör. Örneğin insan hakları hukuku çalışanla şirketler hukuku çalışan hukukçuların kazanç noktasında bir olmadığını görüyorlar. Her ne kadar yanlış olsa da şirketler hukuku çalışanların kazanç bakımından önde olması toplumda saygınlıklarını artıyor diye düşünüyorum. Günümüzde ekonomik gelirin yarattığı saygınlık her meslek için geçerli değil mi? Acı bir durum. Diğer yandan hukuk, mühendislik, tıp gibi meslekler her zaman saygın ve bu her yerde geçerli.
5) Eğitiminizin size neler kattığını düşünüyorsunuz?
Açıkçası şöyle söyleyeyim, farklı farklı evreleri var insanın. Belki de belli bir yaşa gelmeniz gerekiyor eğitimin daha faydalı olması için Ben doktorada öğrendiklerimden sonra, lisans öncesi hiçbir şey öğrenmemişim gibi hissettim. Bir kere nasıl okumanız gerektiğini öğreniyorsunuz. Öğrencilere sürekli söylüyorum, ezberleyip unutma geleneğine sahibiz. Bunun değişmesi lazım. Ezberci eğitim diye bir klişe vardır ya onun değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Yurt dışı eğitimi bana, eğitimi kişinin kendine fayda sağlayacak bir alan gibi görmesi farkındalığını kattı. Hem akademik açıdan hem de toplumsal açıdan da bir bakış açınız genişliyor. Çevreye veya herhangi bir akademik konuya daha geniş bir perspektiften bakmayı öğreniyorsunuz. Bir toplumu içinden gözlemlemek daha önemli gibi. İşin içine girince deneyimi akademik bilgi ile harmanlayabiliyorsunuz. Bunu Batılılaşma olarak düşünmeyin. Sabit olmak yozlaştırır. Eleştiri kültürünü zayıflatır. Uluslararası eğitim eleştirel gücü kuvvetlendiriyor. 3-4 sene önce bir üniversitenin insan hakları araştırma merkezinde soykırım konusu konuşuluyordu. Bir taraftan içecekler, meyveler diğer taraftan soykırım ve insan hakları. Bazen inanılmaz zenginlik içinde tartışılan yoksulluk sorunu vs. Bu gibi şeyleri deneyimlemek benim eleştiri kültürümü geliştirdiğini düşünüyorum. .
6) Alan seçimi yaparken neye dikkat ettiniz?
Benim bir taraftan uluslararası ilişiklere merakım vardı. Ama bunun yanında yüksek lisans öğrencisi olarak Larry Catá Backer danışmanımdı. Uluslararası hukuk alanında yüksek lisans bursu kazanmıştım. Bunlardan dolayı alan seçimimde zorunlu haller vardı. Diğer taraftan uluslararası hukuka da ilgiliydim, bundan ötürü bu alanda çalışmak istedim. Aslında bana göre bir eksiklik vardı bu alana bakış açısında; örneğin devlet dışı aktörler. Uluslararası hukuk genel itibariyle devletlerarası ilişkilere odaklanıyor. Uluslararası İlişkiler disiplini de öyle. Hem dünyada hem Türkiye’de üniversitelerde durum böyle. Ama biz biliyoruz ki küresel dünyada başka aktörler de var. Terörist örgütler, ulus üstü şirketler var. Günlük yaşamda her gün karşımıza çıkan bu aktörlerin insan haklarına etkisi üzerine çalışmak istedim. Çok uluslu şirketlerin etkisi ve şeffaflık üzerine çalıştım. Kuşkusuz bunda danışmanımın büyük etkisi oldu diyebilirim.
7) Bir gün bu özgeçmiş ile yurt dışında istihdam edinmeyi düşünür müsünüz?
Düşünürüm, hatta düşündüm daha önce. Zorunlu hizmet durumum var. Zorunlu hizmeti tamamlamazsanız çok yüklü miktarda tazminat ödüyorsunuz. Milyon TL’lerle ifade edilen. İngiltere’de doktora yaparken hukuk fakültesi içinde araştırma merkezi vardı. Orada direktörlük yapıyordum. Önemli akademisyenleri misafir ediyorduk. Bu network sayesinde şu anda da yurtdışı bağlantılarım ile ilişkimi kestiğimi söyleyemem. Doktora jürimdeki bir hocayla da olası bir pozisyon hakkında konuştuk. O zaman o söyledi, Bristol Üniversitesi’nden çalışmayı düşünür müsün diye. Buradaki zorunlu hizmetim biraz ertelememe sebep oluyor ama düşünülebilir. Eğer olursa da İngiltere olabilir. ABD düşünmüyorum. Bir antipatim var yaşam tarzına sanırım, bana göre değil. Uzun dönemde İngiltere olabilir de olmayabilir de. Belki çok iyi bir teklif gelirse düşünebilirim.
Vakit ayırdığınız ve tecrübelerinizi bizimle paylaştığınız için tekrar teşekkür ederim. Okuyucularımızın da bu keyifli röportajdan olabildiğince faydalanmalarını temenni ediyorum.