SCHINDLER’S LIST

SCHINDLER’S LIST

YÖNETMEN: Steven Spielberg

SENARİST: Steven Zaillian

YAPIMCI: Branko Lustig, Gerald R. Molen, Steven Spielberg

OYUNCULAR: Liam Neeson (Oskar Schindler), Ben Kingsley (Itzhak Stern), Ralph Fiennes (Amon Goeth), Caroline Goodall (Emilie Schindler), Jonathan Sagall (Poldek Pfefferberg), Embeth Davidtz (Helen Hirsch)

YAPIM YILI: 1993

FİLM MÜZİĞİNİN BESTECİSİ: John Williams

ÖDÜLLER: En İyi Film Oscar’ı, En İyi Film Müziği Oscar’ı, En İyi Yönetmen Oscar’ı, BAFTA En İyi Film Ödülü, Altın Küre En İyi Yönetmen Ödülü…

NOT: Bu yazıyı okurken, John Williams’ın film için hazırladığı müziği dinlemenizi şiddetle öneririm.

FİLMİN HİKÂYESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI

Avustralyalı yazar Thomas Keneally, 1980 yılında kitaplarından birinin filme uyarlandığı İtalya’nın Sorrento kentinde düzenlenen bir film festivalinde, deri eşyaların satıldığı bir dükkana uğramış. Keneally’nin bir yazar olduğunu öğrenen dükkan sahibi Leopold Page hikâyesini anlatmaya başlamış. Bu hikâye II. Dünya Savaşı sırasında Oskar Schindler isimli bir fabrikatörün Page, karısı ve diğer binlerce Yahudiyi nasıl kurtardığı ile ilgiliymiş. 1948 yılında Amerika’ya taşınan bu kişi, 40 yıl boyunca onu kurtaran fabrikatör hakkında bir film çekmek istemiş, hatta 1951 yılında yönetmen Fritz Lang ile anlaşmış fakat işler istediği gibi gitmemiş. Page, Keneally’e Schindler ile alakalı belgelerin, konuşmaların ve kurtulan insanların isimlerinin olduğu bir listenin fotokopilerini vermiş. Bu durum Keneally’e, daha sonra filme uyarlanacak olan Schindler’s Ark adlı kitabı yazması konusunda ilham vermiş. Page ise Schindler’s List filminin danışmanı olmuş.

Size film hakkında güzel bilgiler vererek başlamak istiyorum. Steven Spielberg bu filmin, kendisi için yönetmenlikten daha ayrı bir yeri olduğunu söylemiştir. O zamana kadar yönetmenlikle adını zaten duyurmuş olan Spielberg, filmden gelen parayı reddetmiştir. Bu film için alacak olduğu parayı “kanlı para” olarak betimleyerek, bu filmin hasılatını Holocoust’u anmak için kendi kurduğu Shoah Vakfı’na bağışlamıştır.

Steven Spielberg’in bu filme bu kadar değer vermesinin sebeplerinden biri ve belki de en önemlisi, kendisinin Yahudi olması, çocukluğundan itibaren de ayrımcılığa maruz kalmasıdır. Arizona’nın Yahudi olmayan bir mahallesinde büyümüş olan Spielberg, kendisine “pis Yahudi!” diyen arkadaşlarından intikam aldığından gülerek bahseder. Hatta Spielberg, filmdeki duygu durumunu şöyle anlatır: “Özel hayatım hep yüzüme vuruldu. Yetiştirilmem. Yahudiliğim. Büyükannem ve büyükbabam bana Shoah (Yahudi soykırımı) ile ilgili hikâyeler anlattılar. Yahudi yaşamı yeniden gönlüme girdi. Sürekli ağladım.”

 

 

 

FİLMİN KONUSU

Nazi Almanya’sı döneminde Oskar Schindler, iş kurmak ister. Fabrika kurma hazırlıkları yaptığı sırada Yahudi Soykırımı başlamıştır. Schindler’ın yardımcısı Itzhak Stern de bir Yahudidir. Oskar Schindler ve Itzhak Stern, Yahudileri soykırımdan kurtarmak için fabrikada işçi olarak çalıştırma düşüncesini hayata geçireceklerdir. Bu sayede Yahudiler toplama kamplarına gitmekten kurtulacaklardır. Bu planı gerçekleştirme sırasında Schindler, Alman subaylar ile dost olur. Arka planda ise Stern, belgelerde oynama yaparak daha fazla yahudinin çalışmaya gelmesini sağlamaktadır.

Sonrasında Berlin’den bir emir gelir ve tasfiye edilen diğer toplama kampında bulunan Yahudiler topluca Auschwitz’e gönderilmek istenir. O sırada Schindler bunu engellemek için uğraşır. Toplama kampının komutanlığını yapan Alman Subay Amon Goeth’e rüşvet vererek askerleri, Çekoslovakya’da kurduğu fabrikaya aldırmak ister. Bu isteği gerçekleşir ve erkekler Çekoslovakya’daki fabrikaya gönderilir fakat kadınlarda bir karışıklık olur ve kadınlar Auschwitz’e gönderilir. Tekrar kişi başına verdiği büyük paralar sonucu kadınları fabrikaya göndermeyi başarır. Tüm hayatını Yahudileri kurtarmaya adamıştır ve tüm malvarlığını bu uğurda harcamıştır.

O sırada Almanlar teslim olmuştur. Schindler, dışarıdan Nazi parti üyesi ve Yahudileri köle olarak kullanan biri olarak göründüğü için, aranıyordur. Sovyet askerlerini “ailenizin yanına ya bir katil ya da erkek olarak geri dönün” diyerek ikna eder ve askerler esirlere dokunmaz. O gece Oskar Schindler’ın esirlerle vedalaşması gerekir. Bütün işçiler gece vakti meydanda toplanır. Schindler’e bir mektup verirler. Yakalanması halinde gerçeğin ne olduğunu tüm detayıyla anlatan ve oradaki herkesin tek tek imzaladığı mektup. Schindler mektubu alır ve teşekkür eder. En son vedalaşma sırası, yardımcısı Itzhak Stern’e gelmiştir. Stern ona bir yüzük verir. İçinde Tevrat’ta geçen İbranice bir söz yazılıdır: “Kim bir insanı kurtarmışsa tüm insanlığı kurtarmıştır.” Schindler yüzüğü alır parmağına takar ve ağlamaya başlar. “Daha fazlasını yapabilirdim! O kadar çok parayı boşuna harcadım ki Stern, inanamazsın. Bu araba, on kişi ederdi! Ya bu rozet, altındı! İki kişi ederdi!” der ve Stern  Schindler’a 1100 kişiyi kurtardığını, elinden gelenin en iyisini yaptığını, bu kişilerin nesiller boyu ona minnettar kalacaklarını ifade eder. Ağladığını gören herkes ona sarılır. Tam o sırada bir kadın üzerindeki Yahudi üniformasını Schindler’a verir ve üniformayı giydirerek onu arabaya bindirirler. O gece Schindler’ı yolcu ettikleri yerde uyurlar. Sabah bir Subay gelerek işçilere özgür olduklarını söyler. İşçiler son sahnede fabrikadan çıkmak için yürürlerken, bir anda sahne günümüze döner ve gerçek işçiler, Oskar Schindler’ın mezarına giderler.

NOT: Schindler’e ait ve kayıp olduğu bilinen, Yahudilerin isimlerinin yazılı olduğu orijinal liste, 1999 yılında Schindler’in Hildesheim’deki dairesinin tavan arasına gizlenmiş yazılı mirasıyla birlikte bir bavulun içinde bulunmuştur. Oskar Schindler, 1974 yılındaki ölümünden önceki son aylarını orada geçirmiştir.

Kırmızı Paltolu Kız

Filmin en önemli ve en çarpıcı kısmı olan kırmızı paltolu kızdır. Film siyah-beyaz çekilmiş olmasına rağmen küçük kızın paltosu canlı bir kırmızıdır ve filmin devamında Schindler, kızın ölü bedenini paltosu nedeniyle tanır. Spielberg sahnenin, Birleşik Devletler’deki üst düzey devlet adamlarının Holocaust esnasında olanları bilip bunu durdurmak için hiçbir şey yapmamalarını belirtmeyi amaçladığını söylemiştir. “Bu kırmızı ceket giymiş bir kız kadar barizdi, aşağı doğru yürüyor ama Alman demiryollarını bombalamak için hiçbir şey yapılmıyor. Avrupa Yahudilerinin yok edilmesini durdurmak için hiçbir şey yapılmıyor.” dedi. “Bu, sahneyi renkli yaparak vermek istediğim mesajdı.”

 

 

Amon Goeth ve Ralph Finnes

Steven Spielberg; Ralph Fiennes’i, Wuthering Heights ve A Dangerous Man: Lawrence After Arabia’daki performansını izledikten sonra, ayrıca şeytani bir karizması olduğu için Amon Goeth rolüne uygun görmüştür. Fiennes, bu rol için İrlanda’ya özgü siyah bir bira türü olan Guiness içerek 13 kilo almış, daha sonraları, soykırımın kurtulanlarından biri olan Mila Pfefferberg, sette Ralph Fiennes ile tanıştırılmıştır. Mila, ona gerçek Amon Goeth’i hatırlattığı için kontrolsüzce titremeye başlamıştır.

 

Tarih filmlerine, özellikle Nazi Almanya’sına meraklı bir kişi olarak izlediğim ve etkisinden uzun süre kurtulamadığım bir filmdi. Yazımı doğru yazabilmek adına filmi tekrar izledim ve gerçekten çok yıpratıcı, gerçeği tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermeyi amaçlayan bir hikâye, bunu gerçekleştirmeyi başaran bir yönetmen vardı karşımda. Cesaret ve adanmışlık duygusunu, iliklerime kadar hissettim. Adeta kendimi oradaki işçiler gibi hissettim. Filme damgasını vuran son sahneye de hayran kaldım. Schindler’ın tüm o yaptığı iyiliklere, kurtardığı insanlara rağmen hâlâ daha fazla kişiyi kurtarabilirdim düşüncesinden çok etkilendim. Kendine asla yeterli gelmeyen insanların bir şeyleri daha çok başarabileceklerini fark ettim. Sahnelerin çekimi, renklerin ve materyallerin kullanımı, filmin sanat yönü olağanüstüydü. Ayrıca Spielberg’in söz konusu filmi çekerken maddi beklentisinin olmamasını, filmin daha başarılı olmasında büyük bir etken olarak görüyorum. Kendi büyüklerinden de dinlediği hikâyeleri filme yansıtmasının, söz konusu olay ile kan bağı olmasının, filmin inandırıcılığı açısından büyük bir etkisi olduğu yadsınamaz bir gerçek. Hatta Spielberg için bu filmi çekmek o kadar yıpratıcıymış ki, filmden arta kalan zamanda sürekli sitcom izliyormuş. Gerçekten de filmde bulunan tüm duyguları en çarpıcılığıyla izleyiciye yansıtıyor. Çok beğendiğim bir filmdi. Yazımı bitirmeden önce, başta Oskar Schindler olmak üzere, dünya tarihinde gelmiş geçmiş ne kadar kahraman varsa, hepsini saygıyla anıyorum.

 “Bir insanı kurtarmak, tüm insanlığı kurtarmaktır.”

Keyifli okumalar.

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir