ADİL YARGILANMA HAKKI

Bu makale, derneğimizin kuruluşunun birinci yıl dönümü münasebetiyle düzenlemiş olduğumuz makale yarışmasında jüri üyeleri tarafından ödüle layık görülmüş ve ikinci olarak seçilmiştir. Dernek üyemizi başarısından ötürü tebrik ediyoruz.

 

ADİL YARGILANMA HAKKI

 

  1. GİRİŞ

Devlet, halktan aldığı egemenliği hukuk kuralları koyarak hukuk düzenine aykırı davranışları cezalandırmak, böylece toplumsal düzeni korumakla görevlidir. Ancak sahip olduğu gücü zamanla kötüye kullanan devlet, halkı ezmeye başlamış ve yöneten kesim tarafından devlet gücü sınırsız bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Bunun sonucu olarak doğal hukuk anlayışının da etkisiyle insan haklarını koruyan birtakım evrensel ilkeler, kişileri sınırsız kamu otoritesine karşı korumaya çalışmıştır.

Adil yargılanma hakkı, bu evrensel ilkelerden en önemlisi diyebiliriz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddesi adil yargılanma hakkını “bireyin gerek medeni hak ve yükümlülüklerine gerekse cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalara ilişkin herhangi bir davanın, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, makul bir süre içerisinde, aleni ve hakkaniyete uygun olarak görülmesine ilişkin hakkıdır” şeklinde tanımlamaktadır.

Günümüzde demokratik devletlerin vazgeçilmez unsurlarından olan adil yargılanma hakkı, hukuk devleti olmanın da en önemli gereklerindendir. Çünkü adil yargılanma hakkı, hukuk devletinin ve adaletin en önemli koruyucu ilkesidir. Dolayısıyla devletler, adil yargılanma hakkını gerek anayasalarında gerekse toplumun bu konuda bilincinin oluşması (sübjektif unsur) kapsamında korumaya ve gözetmeye çalışmıştır.

Bu bağlamda aşağıda kısaca inceleyeceğimiz adil yargılanma hakkının unsurları, adalet sisteminin temelini oluşturur ve bunlar ne kadar doğru ve hakkaniyetli bir şekilde uygulanırsa ortaya çıkacak olan sonuç da bir hukuk devletine o kadar yaraşır biçimde adil olacaktır.

 

 

  1. ADİL YARGILANMA HAKKININ UNSURLARI

Adil yargılanma hakkı uluslararası alanda temel bir insan hakkı olarak kabul edilmektedir ve ülkelerin buna saygı göstermesi gerekmektedir. Burada, belirli bir hukuk sisteminin nasıl işlediğine bakılmaksızın adalet sistemlerinin temelini oluşturan ilkeler, adil yargılanma hakkının bir parçasını oluşturmaktadır.

  • Hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu ülkelerde herkes aynı yasalara ve haklara tabiidir ve hiç kimsenin statüsüne, mesleğine, gücüne bakılmaksızın herkes hukuk karşısında eşit kabul edilir. Hukukun üstünlüğü, eylemlerimizin sadece yasalar tarafından yasaklandığı takdirde suç teşkil ettiğini de belirterek bu sayede topluma bir açıklık kazandırır.
  • Tarafsız ve bağımsız mahkemeler ile sağlanan adil yargılanma ise hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik devletlerin temelini oluşturur. Mahkemeler, tarafsızlığı ve bağımsızlığı sağlayabilmek ve keyfiliğini önleyebilmek için yasalar tarafından oluşturulmalı ve her daim yasalara tabi olmalıdır. Bu sayede evrensel yargılanma haklarını gözetmiş olan kurumlar, kişilere daha güvenilir bir yargılama sağlayarak bu haklara daha sıkı sıkıya bağlanan bir toplum oluşturma yolunda kararlı bir adım atmış olacaktır.
  • “Herkesin yaşama, özgürlük ve kişi güvenliği hakkı vardır.” İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 3. maddesinde de belirtildiği gibi özgürlük, insan haklarının başında gelmektedir. Aynı zamanda adil yargılanma hakkının da temelinde yer almaktadır. Özgürlükten yoksun bırakma anlamına gelen hapis cezası ise nihai cezai bir yaptırımdır. Bu ceza ancak adil bir yargılama sürecinin sonunda haklı çıkarılabilir. Keyfi tutuklamalar ve hapis cezaları ise geçmişten bugüne otoriter devletlerin bir özelliği olmuş, modern anlamda anayasa kavramının ve demokrasinin de gelişmesiyle demokratik devletler bu tarz uygulamalara karşı son derece dikkatli davranmışlardır.
  • Adil yargılanma hakkının bir diğer önemli unsurunun da masumiyet karinesi olduğu hiç şüphesizdir. Masumiyet karinesi, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 14. maddesinde de belirtildiği gibi “bir suçla suçlanan herkes, yasalara göre suçluluğu kanıtlanana kadar masum sayılmalıdır” olarak ifade edilmektedir. Sanığın masumiyetini kanıtlaması değil, devletin bu suçu ispatlayarak masumiyet karinesini boşaltması gerekmektedir. Bu yüzden, masumiyet karinesi nedeniyle bir kişi suçunu itiraf etmeye veya aleyhine ifade vermeye zorlanamaz.
  • Nadir durumlar dışında, yargılama açık bir şekilde yapılmalıdır. Açık adalet, halkın yargılama hakkında bilgi sahibi olmasına ve bunu kamuoyu ve basın incelemesine tabi tutarak davanın adilliğini korumasına yardımcı olmaktadır. Sonuç olarak da insanlar açıklanmış bir gerekçeli yargı kararına sahip olmuş olur. Aynı zamanda insanlara niçin yargılandıkları hakkında bilgi verilmesi ve delillerin gösterilmesi de kişiye açık adalet anlayışında adil yargılanma hakkının gözetilmesi hakkını vermektedir.
  • Adil yargılanma hakkı, sanığa savunma yapmak için adil bir şekilde imkan tanınmasına da önem vermektedir. Suçlamalarla karşı karşıya kalan kişinin savunma hazırlamak için zamana ve birtakım imkanlara ihtiyacı vardır. Bu hak, her türlü belge, dosya ve bilgi hakkını ve aynı zamanda avukatla gizli iletişim hakkını da kapsamaktadır.

 

 

  1. SONUÇ

Hukuk kuralları insanlar tarafından oluşturulur. Bu nedenle de hukuk kurallarının insan hak ve özgürlüklerini ön planda tutan birtakım ilkelerle korunması gerekmektedir. Bunu yapmayan devletin insan haklarına saygılı, demokratik ve çağdaş bir devlet olduğundan söz edilemez. Bu bağlamda insan haklarının korunması ve hak arama özgürlüğü kapsamında olan adil yargılanma hakkı, adaletin olmazsa olmazıdır.

Adil yargılanma hakkı, devletin yargı egemenliği altındaki tüm bireyleri ilgilendiren evrensel bir kavramdır. Dolayısıyla devletlerin adil yargılanmayı sağlayabilmesi için gerek iç hukuk gerekse uluslararası hukuk kapsamında yapılan birtakım düzenlemeleri dikkate alması ve bunları özenle uygulayıp insan haklarını ve adil yargılanma unsurlarını koruyup güvence altına alması çok önemlidir.

Eğer adil olmayan bir yargılama söz konusu olursa yargının ve toplumsal güvenin büyük bir yara alması söz konusu olduğundan adil yargılama sürecinin son derece hassas yürütülmesi gerekmektedir. Bunun için de hukuk dışı hiçbir işlemin uygulanmaması ve yukarıda da kısaca bahsettiğimiz adil yargılanma unsurlarının işlevsel bir şekilde uygulanması çok önemlidir.

 

Kaynakça

BAYRAKTAR, T., & KOYUNCU, N. (2017). Adil Yargılanma Hakkı. International Congress on Politic, Economic and Social Studies, (s. 161-177).

Fair Trials. (tarih yok). The Right to a Fair Trials. Fair Trials: https://www.fairtrials.org/ adresinden alındı

KARTAL, K. (2009). Adil Yargılanma Hakkı. Genç Hukukçular Hukuk Okumaları, 45.

SENCER, A. R. (2013). Adil Yargılanma Hakkı. İzmir Barosu Dergisi, 108.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir