ADİL YARGILANMA HAKKI ÇERÇEVESİNDE ŞÜPHELİ VE SANIK

Bu makale, derneğimizin kuruluşunun birinci yıl dönümü münasebetiyle düzenlemiş olduğumuz makale yarışmasında jüri üyeleri tarafından ödüle layık görülmüş ve birinci olarak seçilmiştir. Dernek üyemizi başarısından ötürü tebrik ediyoruz.

 

ADİL YARGILANMA HAKKI ÇERÇEVESİNDE ŞÜPHELİ VE SANIK

ÖZET

İnsanlık tarih boyunca hukuk devleti haklarını elde etmek için adalet, eşitlik, özgürlük mücadelesi vermiştir. Bu mücadeleler sonucu çeşitli anayasa ve uluslararası antlaşmalar tarafından güvence altına alınan temel insan haklarından birisi de adil yargılanma hakkıdır. Bu hak evrensel hukukun en önemli unsurlarındandır. Bundan dolayı da hem ulusal hem de uluslararası alanda gündemi meşgul eden önemli bir konudur. Vazgeçilmez ve dokunulamazdır. Mahkeme ve devlet için bir yükümlülük; insanlar için de bir haktır. Adil yargılanma hakkı TC Anayasası tarafından da 2001 yılında güvence altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de düzenlenen (m.6) adil yargılanma hakkı, yargılamanın hakkaniyete uygun ve adil bir biçimde gerçekleştirilmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Diğer hakların korunması açısından da merkezi rol oynamaktadır. Bu hakkın unsurları kısaca şunlardır: Makul sürede yargılanma hakkı, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı, aleni yargılanma hakkı, sanığa asgari güvencelerin tanınması, mahkemeye erişim hakkı, bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkı…

Demokratik hukuk devleti ilkelerinden birisi yargının tarafsız ve bağımsız olmasıdır – ki bu adil yargılanma hakkının da güvencesidir- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne en çok başvurulan konulardan birisi ‘’Adil Yargılanma Hakkı’’dır. Ayrıca Türkiye hakkında verilen kararların çoğu da bununla ilgilidir.

Verilen bilgiler ışığında bu çalışmanın amacı AİHS m.6, AİHM ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde adil yargılanma hakkının kapsamı, amacı, tarihsel süreci ve sanık açısından görünümünü ele almaktır.

Anahtar Kelimeler: Adil Yargılanma Hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Yargıtay, Şüpheli, Sanık

 

 

DOUBTFUL IN THE FRAMEWORK OF THE RIGHT TO A FAIR HEARING

ABSTRACT

In order to obtain the rights related to state of law, there has been a struggle for justice, equality and freedom throughout the history of humanity. As a result of these struggles, one of the basic human rights guaranteed by various constitutions and international agreements is the right to a fair trial. This right is one of the most important factor of international law. It is an important issue that occupies the agenda both nationally and internationally. It’s inalienable and inviolable. In terms of judicature and states the right to a fair trial is an obligation; as for individuals, it’s a right. The right to a fair trial was also guaranteed by the Turkish Constitution in 2001. The right to a fair trial – which is handled at Article 6. of the Human Rights – aims to run a hearing in justice and fair. This right plays a major role in terms of maintaining other rights in conventional system. The elements of the right to a fair trial are: The right to be tried in a reasonable time slot, the right to a fair trial with an equitable treatment, the right to be tried with a public hearing, the right of the defendant to be granted for his or her minimum assurances,the right to access to the court, the right to be tried in an independent and impartial court…

Independent and unbiased jurisdiction is one of the most fundamental principles of a democratic state of law – It’s means the assurance of the right to a fair trial – One of the most frequently applied issues to the European Court of Human Rights is the “Right to a Fair Trial”. Most of the decisions about turkey are also as that.

The goal of this study is to write right to a fair trial’s scope, historical process and relationship with the accused with article 6 of the European Convention on Human Rights, European Court of Human Rights and Supreme court’s decision.

 

Keywords: The Right To A Fair Trial, European Convention on Human Rights, European Court of Human Rights, Court of Cassation, Doubtful / Suspect

TARİHSEL SÜREÇ İÇİNDE ADİL YARGILANMA HAKKI

Âdil kavramı, Arapça kökenli bir kelimedir ve kelime anlamı olarak; adaletle iş gören, hakkı yerine getiren, adaletten ve doğruluktan ayrılmayan, adaletle davranan ve adaletli anlamlarına gelmektedir.[1] Hak ise karma teoriye göre insana sahibi bulunduğu menfaati korumak üzere tanınmış irade kudretidir.[2] Adil yargılanma hakkı Anayasa, AİHS ve BM Evrensel Beyannamesinde güvence altına alınmış olup doktrindeki tanıma göre hukuk devletinde güvence sağlayıcı, savunma hakkını tam olarak kullandıran, uyuşmazlıktan önce kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yargılanma hakkıdır. Türk Anayasasında 2001 yılında bağımsız bir hak olarak yerini almış, ‘’Kişinin Hakları ve Ödevleri’’ şeklinde adlandırılan 2. bölümündeki ‘’Hak Arama Hürriyeti’’ başlıklı 36. maddesinde zikredilmektedir.  Nitekim 1982 Anayasası m.2 “Türkiye Cumhuriyeti’nin insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu”, m.9 “yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından kullanılacağı”, m.19 “tutuklanan kişinin, makul süre içinde yargılanmayı isteme hakkının olduğu”, m.37 “kanuni hakim güvencesi”, m.38 “kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ve masumiyet karinesi”, m.138 “mahkemelerin bağımsızlığı”, m.139 “hakimlik ve savcılık teminatı”, m.141 “duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması”, m.142 “mahkemelerin kanunla kurulması” gibi adil yargılama hakkına ilişkin hak ve ilkeler düzenleme altına alınmıştır. Aynı zamanda yargılama usul mevzuatımızda adil yargılanma hakkının somut yansımaları niteliğinde düzenlemeler mevcuttur.[3]

Adil yargılanma hakkını ulusal ve uluslararası belgeler çerçevesinde incelemek gerekirse karşımıza öncelikle Magna Carta Libertatum (Büyük Ferman)  çıkmaktadır ki bu kral yetkilerini sınırlandırıp kişi hak ve özgürlüklerini genişleten ilk adımdır. Bu adımı Almanya’da demokrasi ve adil yargılanma istemlerini dile getiren 12 maddelik ‘’Köylülerin Mektupları’’ takip etmektedir.  ‘’Haklar Dilekçesi’’ ve 26 Mayıs 1679 tarihinde İngiltere’de yürürlüğe giren ‘’Habeas Corpus Act’’; yargılamayı yapanla yargılanacak olanın eşitliğinden bahseden ‘’Haklar Bildirisi’’; 1696 yılında Kral William III tarafından çıkarılan ‘’İhanet Suçu Yargılama Yasası’’; keza yargıçların azledilemeyeceklerini, azledilseler dahi bunun sadece kral tarafından gerçekleştirilebileceğini ele alan ‘’Act of Settlement (İskan Yasası)’’; 12 Haziran 1776’da insanların doğuştan eşit olduğunu kabul eden ‘’Virginia Haklar Bildirgesi’’; 3 maddesi adil yargılama hakkına değinen (m.7-8-9) ‘’Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ ve bu bildirgeye anayasallık kazandıran ‘’1791 Fransız Anayasası’’  ;uluslararası düzeyde ise 10 Aralık 1948 tarihinde BM Genel Kurulca kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 10 ve 11. maddeleri ve buradaki hak ve özgürlükleri ayrıntılı düzenleyen Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi; 6. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi; 8. maddesi ile Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi; 7. maddesindeki masumiyet karinesi ile Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı örnek verilebilmektedir.

 

ŞÜPHELİ/SANIK AÇISINDAN ADİL YARGILANMA HAKKI

Masumiyet (Suçsuzluk) Karinesi (Presumption of Innocence)

‘’Hakkında bir suç isnat edilen herkes, hukuka uygun olarak suçluluğu kanıtlanana dek masum sayılacaktır’’ ilkesi (6/2) gereğince ön yargılı yargılama adil yargılamayı ihlal eden unsurlardandır.[4] Ayrıca Anayasanın 38. maddesi 4,5,6 ve 7. fıkraları da bu ilkeyi güvence altına almaktadır. Karine esasen soruşturma başlangıcından itibaren kovuşturmada kesin hüküm çıkana kadar tüm süreci kapsamaktadır. İlkenin en önemli amaçlarından birisi suçlu olduğu kesinleşene kadar kişiyi masum ilan ederek yargılama yapan makamların somut olaya ön yargıyla yaklaşmasını önlemektir. Masumiyet karinesini anlamlı kılan iki unsur vardır: Bunlardan ilki suç kesin olarak ispat edilemezse ‘’şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo)’’ ilkesidir. Bir diğeri ise ispat yükünün hangi tarafta olduğunu belirleyen ‘’sanığın susma hakkı’’dır. Sanık ispat yükünden kurtarılmakta; ‘’suç isnat edilen kişi direkt olarak suçludur’’ düşüncesine son verilmektedir. Masumiyet karinesinin ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olma sebebi de budur. Masumiyet karinesinin hizmet ettiği bir başka ilke ise işkence ve zor kullanma yasağıdır.[5]  Bu yasağın ihlali karinenin de ihlalidir.

Susma ve Kendini Suçlamama Hakkı

AİHM John Murray/Birleşik Krallık kararında ‘’…susma hakkı ve kendi aleyhine tanıklık etmeme… adil yargılanma hakkının temelinde yatan unsurlardır.’’ demektedir. AİHM’in bu hakkı açıkladığı bir başka kararı da Saunders-Birleşik Krallık davasıdır. Mahkemenin bu ve sonraki davalara verdiği kararlar incelendiğinde ortaya çıkan sonuç şu şekildedir: Susma hakkı mutlak değildir; sanığın ceza tehdidiyle konuşmaya zorlanmaması gerekir; sanığın susması mahkûmiyetin tek dayanağı olamaz. Keza Yargıtay’ın da susmanın sanık aleyhine yorumlanamayacağı konusunda kararları vardır (Yargıtay 5. CD E.2006/721, K.2006/3191, T.17.04.2006). Susma hakkı CMK m.147’de de belirtildiği üzere sanığa verilmektedir. Bununla birlikte susma ve kendini suçlamama hakkı, kişinin sadece aleyhine beyanda bulunmaması değil, aleyhine olan belge ve delilleri vermeme hakkını da içermektedir.[6]

Müdafi Yardımından Yararlanma Hakkı (Sanığın Bizzat veya Müdafi Aracılığıyla Savunma Hakkı)

Bu hak silahların eşitliği ilkesine hizmet etmekte ve asgari haklar (minimum rights) olarak kabul edilen AİHS 6. Maddesinin 3-c bendinde korunmaktadır.[7]  Daha önce bahsettiğimiz John Murray/Birleşik Krallık kararında bu hakka yönelik de çıkarımlarda bulunulabilmektedir. Nitekim CMK m.147,149 ve 150’ye göre şüphesiz ki sanık yargılamanın her aşamasında müdafi yardımından yararlanabilmektedir. Bu hak mutlak niteliktedir. Sanığın avukat tutmak için parası olmaması durumunda savunmasını kural olarak bizzat kendi yapması gerekmekte[8] ancak adil olması açısından devlet tarafından ücretsiz avukat görevlendirilmesi yapılmaktadır.

Suçlamayı Öğrenme Hakkı

Bu hakkın bünyesinde; tercüman yardımından yararlanma, savunmanın hazırlanması için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma ve sanığa suçlamanın nedeni ve niteliği hakkında ayrıntılı olarak bilgi verilmesi gerekliliği bulunmaktadır. Suçlamayı öğrenme hakkı AİHS’in 6/3-a, Anayasa’nın 19/4 maddesinde, CMK’nın 90/4. maddelerinde güvence altına[9] alınmaktadır.  Nitekim ceza davasında sanığa isnat edilen suçlama hakkında tam, detaylı ve mahkemenin varacağı yargı kararı hakkında bilgi verilmesi adil yargılanma hakkının temellerinden birisidir. Buna ilişkin olarak AİHM’in Sadak ve diğerleri/Türkiye kararı bulunmaktadır. Hakkın bir diğer kolu olan tercüman hakkı da hem mağdur hem de sanık için tanınmış olup CMK m.202 ve m.324/5’te düzenlenmektedir. Ayrıca sanığa savunmayı hazırlaması için yeterli zaman ve imkan tanınmalıdır. Zira bu konuda AİHM Twalib/Yunanistan ve Campbell ve Fell/Birleşik Krallık kararında adil yargılanma hakkının ihlali teşkil etmediğini belirtip reddederken Sadak ve diğerleri/Türkiye kararında suçlama niteliği değişmesine rağmen sanığa ek süre verilmemesi gerekçesiyle AİHS m.6/3-b’nin ihlal edildiğine karar vermiştir. Yargıtay’ın da sanığa ek süre verilmese de sanık lehine hüküm verildiği ileri sürülerek ilk derece mahkemesince direnilen kararı bozduğu kararlar vardır. (Yargıtay CGK, E.1998/2-12, K. 1998/97, T.17.03.1998 ve Yargıtay 3. CD, K.9184, E.9322, T. 12.06.1986)

SONUÇ

Demokratik toplumlarda adaletli karar kadar bu kararın yerine getiriliş süreci de önemlidir. AİHS m.6 yargılama sürecini ele almaktadır. Keza tarihsel boyutu incelendiğinde de birçok ulusal ve uluslararası belgede adil yargılanma hakkında hükümlerin bulunduğu su götürmez bir gerçektir. Çeşitli Anayasa maddesinde de adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Özellikle de sanık açısından adil yargılanma hakkı büyük önem taşımakta, bu aşamada yargılamanın temel aktörleri yargıç, savcı, avukat ve diğer adalet temsilcileri ön yargısız, adil, tarafsız ve bağımsız olmaları açısından önemli rol oynamaktadır.

 

 

 

KAYNAKÇA

 

ALPASLAN Berk, Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul, 2010

BİLGE Necip, Hukuk Başlangıcı, 7. Baskı, Turhan Kitapevi, Ankara, 1990

ÇIRAK İ. Çağlayan, Temel Bir İnsan Hakkı Olarak Adil Yargılanma Hakkı, Çanakkale, 2010

KARTAL Kaya, Adil Yargılanma Hakkı, Genç Hukukçular Hukuk Okumaları

KAŞIKARA M. Serhat, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde Adil Yargılanma Hakkı ve Türkiye, Adalet Yayınları, Ankara, Mayıs 2009

ÖZDEMİR ilhan, Adil Yargılanma Hakkı Çerçevesinde Yargı Bağımsızlığı, İstanbul, Haziran 2020

TÜSİAD, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Adil Yargılanma İlkesi Işığında Hukuk Devleti ve Yargı Reformu: Anayasa Hukuku, İdare Hukuku ve Ceza Hukuku açısından, 2004

İNTERNET KAYNAKLARI

https://www.anayasa.gen.tr

https://anayasa.gov.tr

YARALANILAN AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ VE YARGITAY KARARLARI LİSTESİ

Campbell ve Fell v. Birleşik Krallık, 28.06.1984, Ser. A, No. 80, 7 EHRR 165

John Murray v. Birleşik Krallık davası, 08.02.1996, Reports 1996- I

Saunders v. Birleşik Krallık, 17.12.1996, Reports 1996-VI

Twalib/Yunanistan, 09.06.1998, Başvuru no. 24294/94

Sadak ve diğerleri v. Türkiye, 17.07.2001, Başvuru no. 29900/96

Yargıtay 3. CD, K.9184, E.9322, T. 12.06.1986

Yargıtay CGK, E.1998/2-12, K. 1998/97, T.17.03.1998

Yargıtay 5. CD E.2006/721, K.2006/3191, T.17.04.2006

* Ankara University Faculty of Law Undergraduate Student

[1] KAŞIKARA M. Serhat, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde Adil Yargılanma Hakkı ve Türkiye, Adalet Yayınları, Ankara, Mayıs 2009, sf. 8.

[2] BİLGE Necip, Hukuk Başlangıcı, 7. Baskı, Turhan Kitapevi, Ankara, 1990, syf. 206-207

[3] ÇIRAK İ. Çağlayan, Temel Bir İnsan Hakkı Olarak Adil Yargılanma Hakkı, Çanakkale, 2010, sf.103

[4] KARTAL Kaya, Adil Yargılanma Hakkı, Genç Hukukçular Hukuk Okumaları, syf.56

[5] ALPASLAN Berk, Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul, 2010, syf.7

[6] TÜSİAD, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Adil Yargılanma İlkesi Işığında Hukuk Devleti ve Yargı Reformu: Anayasa Hukuku, İdare Hukuku ve Ceza Hukuku açısından, 2004, syf.86

[7] ALPASLAN Berk, Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul, 2010, syf.9

[8] ÖZDEMİR ilhan, Adil Yargılanma Hakkı Çerçevesinde Yargı Bağımsızlığı, İstanbul, Haziran 2020, syf.71

[9] ALPASLAN Berk, Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul, 2010, syf.11

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir